Çamlıbel Restaurant

Tekirdağ’ı, bu ile bağlı Malkara ilçesini henüz yeni geçmişinizdir. “Edirne il sınırı” tabelası ile birlikte herşey bir anda değişiverir. Oysa tabelanın bir adım ötesi hala Tekirdağ berisi ise Edirne’yken, şehirleri kendilerine münhasır yapan herşey ama herşey değişiverir. Damakların tadı da bu değişime ayak uydurur ve yol boyundaki devasa tabelalar size bu değişimi adeta haykırmaktadır.

Ünü Tekirdağ’ın sınırlarını aşıp tüm Türkiye’de tanınan meşhur Tekirdağ köftesi bu andan itibaren hükümranlığını kaybeder. Zira Keşan’dasınızdır artık. Bu saatten sonra, Tekirdağ köftesinin tahtını sallayan da, Keşan’ın meşhur “Satır et”idir.

Lezzetler bir yeri bilinir kılan öğelerdir. Kendilerine has dokunuşları, nüansları hakkıyla korudukları sürece o yerleşim yerine değer katarlar. Satır et de Keşan’ı bilinir kılan, Keşan’dan değer alırken artık ona değer katmaya başlayan bir lezzet.

satiret

Dedik ya, yol güzergahında sadece il sınırı tabelası değişmişken, yer aynı gök aynıyken, değişen nedir peki ? İşte bunun cevabını en iyi damaklarımızdaki tat verebilir. Bunun için, damak şenlendiren bu lezzeti hakkıyla tadabileceğimiz bir mekanı size önerelim. Hep beraber Çamlıbel Restaurant’a gidiyoruz.

Çamlıbel Restaurant, Keşan’da işletmecilik açısından en şanslı noktada yer alıyor. Tekirdağ yönünde, Keşan’ a sadece 1 km mesafede yer alan bu nezih mekan aynı zamanda anayol üzerinde bulunmaktadır. Gözden kaçması diye birşeyse mümkün değil anlayacağınız. Keşan’ ın ulaşım yönünden çok önemli bir kavşak oluşu da düşününce durum daha iyi anlaşılabilir. İstanbul-Tekirdağ üzerinden gelen yol özellikle yazları oldukça işlek. Zira son yıllarda tatilcilerin gözdesi Saros körfezi kıyıları çok bilinmese de Keşan sınırları içinde yer alır. Edirne’nin Saros kıyılarına ev sahipliği yapan diğer ilçesi Enez’e ulaşmak için de önce Keşan’a gelmelisiniz. Uzunköprü üzerinden Edirne yönüne, Gelibolu üzerinden Çanakkale’ye, dolayısıyla Anadolu yönüne gidecek araçlar muhakkak Keşan’a uğramak zorundadırlar. İpsala yönüne gidecekler ise, Yunanistan üzerinden Avrupa’ ya ulaşırlar. Bu güzergah da yaz-kış sürekli işlektir. Sözüm ona, tüm yollar Keşan’da birleşmektedir.

Çamlıbel Restaurant, yeşilin en derininden, gayet hoş düzenlenmiş bir bahçe içerisinde yer alıyor. Ağaçların altında konumlandırılmış masalara yeşile ayağınızın değdiği yürüyüş yolları ile ulaşırsınız. Masalar birbirinden olabildiğince uzağa yerleştirilmiş olduğu için, diğer masalarla ilgili sıkıntılar yaşamıyorsunuz. Aracınızı açık ve kapalı otoparkına güvenle bırakabileceğiniz gibi, çocuklarınızın huzur içinde oynayabileceği bir de oyun bahçesi bulunuyor. Buraya aileleri çeken en önemli faktörlerden birinin de bu huzur dolu, dingin ortam olduğunu söylemek gerek. Anayolun hemen diğer tarafında, Keşan göletinin yaslandığı çam ağaçlarıyla bezeli tepeleri bahçeden görebilirsiniz.

camlibelrestaurant

Çamlıbel Restaurant’ın açık mekanı bu denli çekiciyken, mevsim gereği havaların soğuduğu zamanlarda tercih edilen iç mekanıyla da aynı huzur dolu ve ferah atmosferi sunuyor. Ahşabın sıcak tonlarının ışıklandırmayla daha da etkili olduğu iç mekan, bahçeye açılan uzun yüzeyinin boydan boya cam kaplı oluşuyla da aydınlanma etkisini artırıyor. Kış aylarında dışarı çıkılamasa bile, bahçeyi seyredebilmek keyif verici hal böyle olunca.

Mekanın şimdiki işletmecisi Volkan KURU, bu işi bir aile geleneği olarak sürdüren genç kuşaktan açık görüşlü birisi. Onu ayrıcalıklı kılan, bu işi profesyonellikle perçinlemiş olması. 25 yıldır ailesinin sürdürdüğü bu mesleği, Turizm Otelcilik Mutfak Bölümü mezunu biri olarak aldığı eğitim ve gelenekten gelen birikimle bambaşka bir çizgiye taşımış Volkan KURU. Öncelikle satır eti Keşan için bir kazanım, vizyon olarak algılıyor mekanın genç işletmecisi. Bunun doğru ve etkili tanıtımla, sürdürülebilir kalite yönetimiyle çıtasının yükseltilebileceğinin çok bilincinde.

Keşan’ın ulaşım ile ilgili konumunu doğru bir kanaldan değerlendirme yolunu tercih etmiş Çamlıbel Restaurant. Bu maksatla tur operatörleriyle de çalışan işletmenin müşteri portföyü oldukça ilginç. Keşan’a hizmet vermesinin yanında, özellikle yazları haftasonu yoğunlaşacak şekilde Saros’a giden yazlıkçılar mekanı dolduruyor. Bunların arasında Saros’un berrak sularında eğitimlerini veren dalış okulları önemli bir yer tutuyor.

Portföy yelpazesinin bir diğer bölümünde, Yunanistan’dan gelen turistler bulunuyor. Zira, Keşan pazarına alışverişe turlarla gelen Yunanlılar son yıllarda önemli sayılara ulaşmış durumda. Hal böyle olunca, satır et gibi bir lezzet de damağına düşkün Yunanlılar’ı cezbediyor. Kaliteyi önde tutan turistler için böylesi bir mekan önemli bir durak oluveriyor.

camlibelbahce

Civar il ve ilçelerden gelenlerin de müşteri portföyünde yeri var elbette. Çanakkale, Gelibollu, Edirne, İpsala ve Malkara’dan gelenler çoğunlukta. Ama en ilginci, mekanın her sene Güney Kore’den binin üzerinde müşteriyi ağırlıyor oluşu. Bu durum sizce de ilginç, değil mi ?

İşin burasında satır et konusunda bir parça bilgi verelim. Aslında Keşan ve civarında satır etin çok da uzun yıllara dayanan bir geçmişi yok. En azından önem atfedilmesinin yakın zaman denk düştüğünü söylemek doğru olabilir.

İlk kim yapmış, ne zaman yapmış herkesçe farklı naklediliyor. Açıkçası herkes bir köşe başını tutma gayreti içerisinde. Bu işi Bulgaristan göçmenlerinin getirdiği, çıkış yerinin Yenimuhacir köyü olduğu bu rivayetler arasında. Durum her ne olursa olsun, satır eti Keşan’ ın tümden bir kazanımı diye görmek gerek.

Şunun şurasında yörede 90’lı yılların başında önem kazanmaya başlıyor satır et. Bunun sebeplerinden birisi, hemen sınır komşusu il olan Tekirdağ’ın köftesini Türkiye’nin heryerine tanıtmaya başlaması ve bundan bir değer yaratılabileceği konusunda örnek oluşudur.

İlk örneklerin kendilerini kabul ettirme süreçleri zorludur. Sonra bir bakarsınız pıtırak gibi heryer bu işi yapanlarla, usta olduğunu idda edenlerle doluverir. Keşan’ın satır eti de bu süreci doğal olarak yaşadı. İşte bu aşamada sağlam bir vizyon oluşturmak, ürünü markalaşma yoluna götürerek bu yarışta farklılık ve farkındalık yaratmak gerekir. 25 Yıllık aile deneyimi ile Çamlıbel Restaurant bunu en iyi başarabilen örneklerden.

camlibellezzetleri

Satır et mi, satır köfte mi konusu kısır bir demogojiden öteye gitmez. İşin ustaları satır et diye ürünlerini lanse etmeyi tercih ederler. Yörede, sağlıklı ortamlarda yetiştirilen süt kuzularının etinden elde ediliyor satır et. Eti alınacak kuzuların 40-45 kg olması, sağlıklı ortamda doğal beslenişiyle yetişmesi önemlidir. Trakya’ nın küçükbaş hayvancılıktaki ünü de burada katkı sağlıyor pek tabiki. Trakya süt kuzusu, İstanbul gibi büyük otellere ev sahipliği yapan bir yerde, mesleğinin zirvesinde mutfak şeflerinin gözdesi durumunda zira.

Elde edilen etler 48 saat soğuk ortamlarda dinlendiriliyor. Etin sadece pirzola için olan kısmı ayrılıp, kalan parçaları satır et elde edilmek üzere hazırlanıyor. İkinci aşamada et meşe kütüğü üzerinde, keskin satır yardımıyla irice parçalı bir kıyma haline getiriliyor. Meşe kütüğü işin ritüellerinden birisi. Satır ise bu lezzete ismini veren bir diğer yöreye has uygulama.

Ritüllerden bir diğeri ise, satır ete kaç satır vurulacağı hakkında. Bu işin üzerinde en fazla hiciv yapılan yanı elbette ki. Bu sayının 200’den aşağı olmaması gerektiğini söyleyen de var; Hürriyet Gazetesi’nin önemli kalemlerinden, yöreye sevgisini her fırsatta dillendiren Cüneyt ÜLSEVER’in Enez’in Büyükevren köyünde rasladığı Evren Usta’ dan ( Çakır ) naklettiğine göre “970 satır attığımı bilirim.” diyen de var. İşin açıkçası, sırrı ustalarında saklı o kıvamı yakalamak olsa gerek. Bazı yerlerde bazı baharatlarla tatlandırılmasına rağmen, ete sadece tuz katılması yetiyormuş satır et için.

camlibelkahvalti

Sıra pişirmeye geldi. Burada da yörelere özgü dokunuşlar, satır ete Keşan’a özgü oluşunu dile getiren nüanslar öne çıkıyor. Satır et, mutlaka kömür ateşinde pişirilmek zorunda. Mangallarda kullandığımız türden bir tel ızgara içerisinde her iki yanı da arzu edilen kıvamda pişiriliyor.

Bunun için öncesinde et bir jelatin üzerine alınarak, tel ızgara genişliğinde ve bir parmak kalınlığında olacak şekilde jelatin içinde bastırılarak yayılır. Ardından ızgara telin üzerine alınır. Izgaranın şekline göre, kare veya daire şeklinde genişçe ve irice bir kıyma şeklinde pişirmeye alınıyor. İstenen kıvamda oluncaya değin ateş gören etler, kareye yakın irice bir dikdörtgen şeklinde dilimlenip servis tabağına alınıyor. Bu servis formu da yöreye özgü bir hal almış durumda. Kim ki, size bildiğimiz yuvarlak köftelerden getirip bunun satır et olduğunu iddia ediyorsa, doğru yerde değilsiniz demektir. Hoş, zaten dikkat ederseniz satır köfte tabirini de hiç kullanmadık. Zira bunun adı satır ettir.

Tekrar Çamlıbel Restaurant a dönersek…Bu lezzeti hakkıyla tadacağınıza olan garantiyi buradan vermiş olalım. Volkan KURU ve ekibinin, siz mekana vardığınız andan itibaren hissedeceğiniz samimi hizmet anlayışını görünce bize hak da vereceksiniz.

Menü elbette ki satır etle kısıtlı değil. Et ürünleri üzerine birçok lezzeti Çamlıbel Restaurant’ta bulabilirsiniz. Mezler ve salataların yanısıra yöreye has tatlıları da bulabiliyorsunuz. Mekanın kaliteli şaraplarını, yerli ve yabancı içkilerini de tadabileceğinizi, ödemelerinizi kredi kartı ile yapabileceğinizi de yazımıza eklemiş olalım.

camlibelsofra

Çamlıbel Restaurant, Satır Et & Pirzola

İstanbul Yolu, 1 Km. / KEŞAN    Tel : ( 0 284 ) 714 15 99

Facebookmail