Elinin Hamuruyla; HAMUR ABLA
Trakya’nın en önemli leb-i derya turizm merkezlerinden İğneada’ya gideceklerin pek çoğu, nereden yola çıkıyor olurlarsa olsunlar, önce Pınarhisar’ın Poyralı köyüne gelir, burada tek yol haline dönüşen güzergahı takip ederek Demirköy üzerinden İğneada’ya varırlar. Poyralı köyüyle birlikte Istrancalar’a doğru yavaş yavaş yükselen yolda bir sonraki durak İslambeyli köyüdür. Bana kalırsa her mevsim ayrı güzelliğe sahip Istrancalar’ın en güzel panoramik manzarasına sahiptir. Çocukluğumun ilk yıllarını geçirdiğim köy olmasının ötesinde anlamlar taşır benim için. Bunlardan en önemlisi, Trakya Gezi Rehberi’ni hazırlamaya karar verişimin hareket noktalarının başında yer alışıdır.
Yaşımı ele verecek de olsam söylemiş olayım, neredeyse yarım asır öncesinin İslambeyli’sini hatırlıyorum da; burası gibi civardaki Balkan köylerinin de henüz çok hareketli olduğu, köy ekonomisinin kendini çekip çevirmeye el verdiği yıllardı. Sonra Çerkezköy başta olmak üzere Trakya’daki sanayi bölgelerine öyle bir akın oldu ki, tüm Balkan köyleri gibi İslambeyli de bir anda çöküverdi. Genç ve nispeten orta yaş köyleri boşaltıverdi. Ses seda kesildi sokaklardan. Bayramlar gelecek de o eski hıca hınç kalabalıkları görür olacağımızın hasretine düştük. Yaşlılardan başka kimsecikler kalmadı porta önlerinde.
Trakya Gezi Rehberi’ni hazırlarken, köylerin bu çöküşünün içimi acıtan hikayelerine, günün birinde köklerinden beslenen kırsal kalkınmanın gerçekleşip gerçekleşemeyeceğine dair kuşkuyla soslanmış ümitlerim eşlik etti. İslambeyli ve yaslandığı Istrancalar özelinde, Trakya denen bu engin coğrafyada bir başkasına cesaret, ilham olabilecek, umut kırıntısı barındıran küçücük bir hikayeye bile rastlasam, okuyucusu ile buluşturmak için daima büyük heyecan duydum.
Kendi köylüsüne iltimas gibi algılanmasın diye epeydir geciktirdiğim bir hikayeyi paylaşıyor olmanın mutluluğunu yaşıyorum bu yazıda. Tersine göçle yıllar önce köyüne dönen ve hayata en bildiği yoldan tutunmanın ötesinde peşinden geleceklere ilham üfleyen bir kadın hikayesi anlatıyor olmanın mutluluğu derseniz, o apayrı…
Elinin Hamuruyla…
Elinin hamuruyla her işin üstesinden gelebileceğine inanan, bu uğurda yılmayan kadınlardan biri Ayten YAVAŞ. Henüz daha çocuk denecek yaşta, on üçünde, diğer pek çoğu gibi köyünü bırakıp büyük şehre göç etmiş. Onun bahtına İstanbul düşmüş. Hayatını burada kurmuş, çalışmış didinmiş ve nihayet emekli olup köyüne, İslambeyli’ye dönmeye karar vermiş. Bir süre o emekli olmanın verdiği hazzı yaşamak isteyen Ayten YAVAŞ, çalışan biri için bu durgunluk insanı tüketen bir şeye dönüştüğünü fark edince silkelenip ne yapabileceğini düşünmeye başlamış. Aradığı cevabı da çok uzaklarda bulmamış hani. Bir köy kadını olarak en bildiği, en alıştığı yoldan hayata asılmayı tercih etmiş. İslambeyli’nin işlek bir turizm yolu üzerinde oluşunun da avantajıyla, evi için gündelik ve mevsimlik hazırladığı gıda ürünlerini satışa sunmaya başlamış. Bir süre sonra arzu ettiği farkındalığı yakaladığını görünce daha bir şevkle asılmaya başlamış işine.
İslambeyli’de, köy camiinin hemen karşısındaki evinin uğruna düşen yol boyuna çıkarmış uzun süre tezgahını. Yazı var, kışı var. İşler yürümeye, gelen geçen aracıyla duraklayıp ticareti yürür olunca, bu durum kırsal kalkınma önermesi sunan projeler için de bir ilgi oluşturmuş. Pınarhisar Kaymakamlığı’nın köylerde kırsal kalkınmayı desteklemek adına köy muhtarlıklarına hibe ettiği konteynır tezgahlardan birini kiralayarak yerini sağlamlaştırmış.
Şimdilerde bu tezgahta ekşi mayalı ekmeğini, balını, tereyağını, sütünü, eriştesini, kuskusunu, ne varsa ürettiği satışa sunuyor. Ama en çok da ekşi mayalı köy ekmeğiyle nam salmış durumda. Bırakın kendi binek aracıyla tezgahın önüne yanaşanları, yeri gelmiş yolcuların ısrarı bile koca İğneada otobüslerini köyün meydanında durdurur olmuş. Bu farkındalık köydeki diğer kadınların da daha ortada görünmelerine, onların da yeni yeni tezgahlar açarak ev ekonomisine kendi ürettikleriyle katkı sunmalarının önünü açmış.
“Hamur Abla” diyorlar ona. Ayten YAVAŞ… Her gün çeşitli gramajlarda ürettiği onlarca ekşi mayalı köy ekmeği için hamuru tutarak başlıyor güne. Bir köy kadını olmanın verdiği pratikliği, el melekeleri ve damak tadıyla harmanlayıp teknede dinlendirdiği ekmek hamurlarını evinin bir köşesine bulunan köy fırınında ateşle buluşturuyor. Gerisi anlatılmaz yaşanır… Sosyal medyanın herkese ulaşabilen gücüyle bilinirliğine bilinirlik eklemiş Hamur Teyze sadece köye gelenlere satış yapmayıp, civardan isteyenler için de olabildiğince ekmek üretiyor. Bazı günler yakın yerleşimlere, Pınarhisar’a, Lüleburgaz’a, Kırklareli’ye çeşitli yollarla ulaştırıyor ürettiklerini. Hatta İğneada otobüslerinin şöförleri, İstanbul İğneada arasındaki karşılıklı ve düzenli seferleri boyunca “İslambeyli’den, Hamur Abla’dan ekmek getirsene” tekliflerinden neredeyse usanmış durumdalar. Şaka da değil hani, tümüyle gerçek bu bahsettiklerim.
Demirköy’de manzarasıyla meşhur kır restoranlarından birinde bir olaya bizzat şahit olmuştum. Kendi aracıyla İğneada’ya giden İstanbullu bir aile siparişlerini verdikten sonra, sofra düzülürken getirilen ekmeği geri göndertip, çocuklarını araçlarına göndererek İslambeyli’den aldıkları koca bir somun, kokusu hala buram buram yan masalara kadar gelen ekmeklerini getirdiler. Durumu, nazik bir dille, gücenmiş olabileceklerini düşündükleri restoran işletmecisine anlattıklarında aldıkları cevap daha sürprizliydi. “Ekmeğiniz İslambeyli’den Hamur Teyze’den mi ? Bu duruma o kadar çok rastlar olduk ki, biz de olabildiğince ekmeğimizin bir kısmını zaten oradan almaya çalışıyoruz. Sıkıntı yok !”
İletişim bilgilerini, sosyal medya hesaplarını te’ şuraya bırakıyorum. Yazıyı tam da yayına verdiğim 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde benim de elleri öpülesi hanımlarımıza Ayten YAVAŞ’ın nezdinde küçük bir hediyem olsun bu içerik. Kaldı ki, kimlerin kimlerin başarı öykülerini yayınlamışken, kendi çocukluğumun geçtiği köyden birinin göğsümü kabartan bir büyüğümün hikayesini paylaşmayı geriye atmamın da bir özürü olsun…
Şimdi sıra sizlerde, hepimizde… Gamzesi gülüşüyle nikahlı Ayten YAVAŞ gibi; üreten, kendi köklerinden beslenen o ilham dolu başarı öykülerini yazan, ev ekonomilerine en bildikleri yoldan omuz veren hanımları desteklemek bu saatten sonra hepimizin görevi. Hele de doğal beslenmenin öneminin çok daha öne çıktığı şu zamanda onların “ellerinin hamuruyla” bulaştıkları her işi desteklemeli, çabalarını ayakta alkışlamalıyız.
HAMUR ABLA
Kırsal Kalkınma Satış Stantı / İslambeyli Köyü – Pınarhisar
Not : Fotoğraflar Hamur Abla facebook sayfasından kullanılmıştır.