İpsala Gezi Rehberi

Kapıkule’den sonra Türkiye’nin Avrupa’ya açılan en işlek sınır kapısına sahip yerleşimi İpsala’dır. Bu hareketliliğin meyvelerini toplamak üzere günden güne kabuğunu kıran İpsala, aynı zamanda Türkiye’nin en fazla ve kaliteli çeltiğinin de üretildiği yerdir.

Meriç nehrinin suladığı bereketli topraklar üzerinde kurulu İpsala’ya gelenleri, ilçe meydanı girişinde ellerinde bereketli çeltik demetleri taşıyan, ayakları Meriç’in suladığı çeltik tavalarında betimlenmiş “Çeltikçi Kız Heykeli” karşılar.

Trakya’nın tüm ruhuna vuran kimliğiyle İpsala, son yıllarda her mecrada tanıtımı için girişimlerini hızlandırmıştır. Bu amaçtan hareketle, Trakya Gezi Rehberi olarak ilçenin tanıtımına katkı sunmak istedik. Buyrun, sizlerle İpsala’yı değerli kılan tüm yönleriyle küçük bir keşfe çıkalım !

İPSALA GEZİ REHBERİ

ÖNEMLİ TELEFONLAR :

  • İPSALA KAYMAKAMLIĞI : 0 284 616 10 09 ( Santral ) / 0 284 616 11 95 ( faks )
  • İPSALA BELEDİYE BAŞKANLIĞI : 0 284 616 10 11 / 616 10 64
  • İPSALA DEVLET HASTANESİ : 0 284 616 13 81 / 616 28 41
  • İPSALA MERKEZ SAĞLIK OCAĞI : 0 284 616 10 24
  • BELEDİYE SAĞLIK EVİ : 0 284 616 21 07
  • İPSALA EMNİYET AMİRLİĞİ : 0 284 616 21 75 / 616 14 20 ( Pasaport Polisi ) / 616 10 31 ( Merkez Karakolu ) / 155 ( Polis İmdat )
  • İPSALA GÜMRÜK MUHAFAZA MÜDÜRLÜĞÜ : 0 284 616 15 73 ( Gümrük Müdürü ) / 616 11 02 ( Gümrük Muhafaza Müdürü )
  • İPSALA JANDARMA KOMUTANLIĞI : 0 284 616 32 23 / 616 30 09
  • TREDAŞ İŞLETME BAŞMÜDÜRLÜĞÜ : 0 284 616 16 48 / 616 23 62 / 616 13 12 ( Arıza )

ULAŞIM :

İpsala’ya Edirne, İstanbul-Tekirdağ ve Çanakkale-Gelibolu üzerinden kendi aracıyla ulaşmak isteyenler, Edirne’nin Keşan ilçesine kadar ulaşmalıdırlar. Öte yandan Edirne yönünden gelenler Uzunköprü-Meriç üzerinden İpsala’ya ulaşan alternatif yolu da kullanabilirler. İpsala E-25 Uluslararası karayolu üzerinde oluşuyla da, rahat bir ulaşıma sahiptir. Kapıkule’den sonra Avrupa’ya açılan en işlek sınır kapısı İpsala’dadır. Yunanistan üzerinden Avrupa’yla bağlantıyı sağlayan bu yol oldukça işlektir. İpsala sınır kapısı transit geçiş kolaylığının yanısıra, küçük çaplı bir turizm olgusunu da beslemektedir. İpsala’dan İstanbul’a, Ankara’ya ve Edirne’ye karşılıklı otobüs seferleri vardır. Öte yandan ilçe otogarındaki minibüslerle civar köy ve ilçelere ulaşmak mümkündür. Keşan üzerinden diğer ilçe ve illere ulaşmak daha kolay olmaktadır.

Keşan Gürel / Sagun / Metro Otobbüs Şirketleri : İpsala Otogarı / İpsala ( 0 284 616 34 32 )

KONAKLAMA :

Avrupa’ya açılan önemli bir sınır kapısına sahip olan İpsala, ne yazık ki konaklama konusunda çok fazla seçeneğe sahip değildir. Sınır kapısına ulaşımı sağlayan gümrük yolu ( Londra asfaltı ) üzerinde oluşuyla, özellikle sınır kapısını kullanacakları hedefleyen Asaş Otel; alışveriş ve eğlenceyi bir arada sunan kompleksleriyle tercih edilmektedir. İlçe merkezinde bulunan Sebat Otel ise bir kasaba oteli oluşuyla hesaplıdır ve farklı kesimlerce tercih edilmektedir. Bunların haricinde kamu misafirhaneleri ve öğrencilere hitap eden pansiyonlar konaklama ihtiyacına cevap vermeye çalışmaktadır.

  • ASAŞ OTEL VE TURİSTİK TESİSLERİ : Londra Asfaltı, Gümrük Yolu Üzeri / İpsala ( 0 284 616 40 62-72-82 )

50 Odalı, 90 yatak kapasiteli Asaş Otel 3 yıldızlı bir konaklama imkanı sunmaktadır. Gümrük yolu üzerinde olan otel kompleksi bünyesinde; bir alışveriş merkezi, market ve “Sosyete pazarı” diye isim yapmış bir giyim mağzası bulunmaktadır. Açık yüzme havuzu, açık ve kapalı restaurantı, disko-bar üniteleri de otelin tercih edilme sebeplerindendir.

  • DSİ 14. BÖLGE MİSAFİRHANESİ : Londra Asfaltı, Dörtyol Mevkii / İpsala ( 0 284 616 10 05 )
  • SEBAT OTEL : Köprü Mah. Serhat Pasajı, No : 1 / İpsala ( 0 284 616 36 86 )
  • MELCAN PANSİYON : ( 0 284 616 90 24 / 616 40 66 )
  • ŞENKOL PANSİYON ( Öğrenci A ğırlıklı Konaklama ) : Enez Cd. İpsala Girişi / İpsala ( 0 284 616 17 96 )

YEME – İÇME REHBERİ

Yeme içme kültürü İpsala’da sosyal hayatın önemli bir göstergesidir. Trakya’nın pek çok köşesinde görebileceğiniz, Rumelili göçmenlerce yöreye taşınmış beslenme tipine İpsala’da da raslıyoruz.

Geleneksel ev mutfağı İpsala’da tüm diriliğini korumaktadır. Özellikle Rumeli mutfağından devşirilmiş hamur işlerinin baskın olduğunu söylemek gerekir. Özellikle Pomak göçmenlerin hamur işleri büyük zenginlik taşımaktadır.

Bazı hamur işleri Trakya’nın pek çok köşesinde olduğu gibi benzer şekillerde yapılırken, bir kaç nüans ile yöreye özgüleşmiştir. Örneğin; akıtma denilen ( krep ) hamur işine pek çok yerde raslıyorken, tereyağ sürülüp bal veya şeker ile, rulo şeklinde sarılarak servis edilmesiyle yöreye özgüleşmektedir.

Bir başka akıtma uygulaması ise, “ince akıtma”dır. İps

ala-Keşan-Enez civarında sıkça raslanılan bu yemeğe “kaz akıtması” da denmektedir. İnce dökülen akıtmaların üst üste dizilen katları arasına, kaz eti veya yaban ördeği etleri didiklenir. Etlerin zengin haşlama suyu akıtmaların üzerine gezdirilir. Akıtmalar havuç dilimi şeklinde kesilip sofraya getirilir. Gözleme – bazlama, gacal mantısı, balkabağından yapılan kabak böreği, ev eriştesi diğer hamur işleri arasındadır.

Ev mutfaklarında kışlık hazırlıkları önemli yer tutar. Ev eriştesi, kuru yufka, tarhana, kuskus, turşular, konserveler, reçeller, pekmez vb…hala geleneksel lezzet arayışı takip edilerek hazırlanmakta ve sofrada çokça aranmaktadır.

Fakat, İpsala gibi denizden içerilerde bir yerleşimde sizi en çok şaşırtacak olan, Meriç’in sularında avlanan balıklardan hazırlanan ürünleri ile balık mutfağı olacaktır. Meriç nehrinin sularında avlanan yayın, yılan balığı, sazan vb…gibi balıklar ilçede satışa sunulmakta ve mevsiminde tutulan deniz balıklarıyla satıldığı dönemlerde bile bir o kadar tercih edilmektedir. Bu balıklardan hazırlanan balık çorbaları, uygun balıklar tercih edilerek yapılan fleto tava, şiş ve pilakisinin yapılışına raslıyoruz. Örneğin; fleto yılan balığı, yılan balığı ve yayın şiş, sazan balığı pilakisi, tavada yayın balığı kendine has nüanslar gözetilerek hazırlanmakta ve yöre mutfağına Trakya’da pek de raslanmayan bir kimlik katmaktadır.

Sebze ve et yemekleri ev sofralarında geniş yer tutar. Bazen her ikisinin bir arada kullanıldığı yemeklere raslıyoruz. Son yıllarda seracılık faaliyetleri ile de adından söz ettiren İpsala’nın ilçe pazarında köylerde üretilen en taze ve nefasetli sebzeleri bulabiliyorsunuz.

Türkiye’de çeltik üretiminin en büyük diliminin üretildiği Meriç havzasının, en kaliteli üretim kesimi İpsala topraklarındadır. Dolayısıyla pirinç beslenmede önemli bir yer tutar. Pilavlarda olduğu kadar, sütlaç, zerde gibi geleneksel tatlılarda da kullanılmakta

dır. Fakat pirincin zengin iç harcı ve buhurlu lezzetiyle yöre mutfağının baş yemeklerinden biri olan ciğer sarmasında zirve yaptığını söylemek gerek. Eski dönemlerde hıdırellez zamanlarında kuzulayan hayvanların taze gömlek yağlarından yapılan ve hayvanların bereketinin artışını müjdelemek için yapılan ciğer sarmayı mutlaka denemelisiniz.

Yöre mutfağının zengin geleneksel örneklerini ilçenin küçük esnaf lokantalarında bulabilmeniz mümkündür. Özellikle, Rumeli kimlikli sakatat çorbalarının hatırına 24 saat hizmet veren esnaf lokantaları çok revaçtadır. Bu lokantalarda bulabileceğiniz çorbalar bazen ana yemeklerinden bile fazla rağbet görmektedir.

  • ADALI RESTAURANT : Cumhuriyet Meydanı, Belediye Parkı Karşısı ( 0 284 616 27 82 )
  • BELEDİYE RESTAURANT : Köprü Mah. Belediye Oteli Bitişiği / İpsala ( 0 284 616 27 59 )
  • ÇAĞLAR UZUNKÖPRÜ KÖFTECİSİ : Bayrambey Mah. ( 0 284 616 33 52 )
  • ERGENE DÖNERCİSİ : ( 0 284 616 15 25 )
  • GÖBEK ALİ RESTAURANT : Saraçilyas Mh. Özdemir Sk. No : 3 / İpsala ( 0 284 616 37 85 )
  • İKİNCİ BAHAR PİDE & KEBAP SALONU : Bayrambey Mah. Enez Cad. No: 62/A / İpsala ( 0 284 616 24 72 )
  • İKİZLER ÇORBA & KÖFTE SALONU : Bayrambey Cd. Denizbank Yanı / İpsala
  • KARAKAŞ RESTAURANT : Hükümet Meydanı, Belediye Sokağı / İpsala ( 0 284 616 18 79 )
  • KEMER AİLE LOKANTASI : Eski GS Derneği Lokali / İpsala ( 0 284 616 22 80 )
  • KITIR ÇORBA KÖFTE SALONU : Pazaryeri Meydanı / İpsala ( 0 284 616 27 21 )
  • MURATOĞULLARI TATLI VE BÖREK SALONU : ( 0 284 616 31 91 )
  • MERKEZ KÖFTE SALONU : Cumhuriyet Meydanı, Park Karşısı / İpsala ( 0 284 616 20 56 )
  • NAZAR RESTAURANT ( GURBETÇİ DURAĞI ) : Esetçe Beldesi / İpsala
  • SOFRAM RESTAURANT : Hükümet Meydanı / İpsala ( 0 284 616 33 68 )
  • ŞERAFETTİN USTA ÇORBA KÖFTE SALONU : Hükümet Meydanı, Belediye Sokağı / İpsala ( 0 284 616 28 75 )
  • ÜÇ KARDEŞLER ÇORBA KÖFTE SALONU : Saraçilyas Mh. Kurtuluş Cd. ( Pazaryeri Meydanı ) / İpsala ( 0 284 616 15 02 )
  • VARDAROĞULLARI CAFE-FASTFOOD : Bayrambey Mah. Pazar Geçidi Sk. No : 21 / İpsala ( 0 284 616 35 53 )
  • VARDAROĞULLARI PASTANESİ : Hükümet Meydanı / İpsala

Ayrıca İpsala yolu üzerinde yer alan akaryakıt istasyonları bünyesinde de yeme-içme mekanları bulmak mümkündür. Bazıları şunlardır :

  • ÇİROZLAR RESTAURANT : BP Akaryakıt İstasyonu, Londra Asfaltı / İpsala ( 0 284 616 11 08 )
  • DANA RESTAURANT : Petsoy Akaryakıt İstasyonu, Londra Asfaltı / İpsala ( 0 284 616 40 13 )
  • KALPAKOĞLU RESTAURANT : BP Akaryakıt İstasyonu, Londra Asfaltı / İpsala ( 0 284 616 13 78 )
  • SHELL RESTAURANT : Shell Akaryakıt İstasyonu, Londra Asfaltı / İpsala ( 0 284 616 32 58 )

KÜLTÜR VARLIKLARI

Tarih içerisinde çeşitli medeniyetlerce yurt edinilmiş İpsala ve civarından günümüze ulaşan kültür varlıkları ne yazık ki çok azdır. Bu eserlerin bir kısmı günümüze ulaşamamış, ancak kaynakçalardan haberdar olduğumuz eserlerdir. Bazı kültür varlıkları ise büyük yapı kayıpları ile günümüze ulaşabilmişlerdir.

İpsala adının kaynağını da öğrendiğimiz bilgilerden geçmiş dönemlerdeki İpsala’ya ait en zengin anlatım Evliya ÇELEBİ’nin Seyahatnamesi’nde yer almaktadır. Kültür varlıklarından bahsetmezden evvel İpsala’yı iki defa ziyaret ettiğini anladığımız Evliya ÇELEBİ’nin anlatımlarına göz atalım.

EVLİYA ÇELEBİ’”nin SEYAHATNAMESİ’nden İPSALA :

“Orhan Gazi, saltanatında Bursa’yı Rumların elinden kurtarıp, Edirne’nin Fethine gayret etmiştir. Edirne’nin ikinci hükümet merkezi olmasına karar verip bizzat Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzurunda Gülbanki Muhammedi çekilip Fatiha okundu. Hacı Bektaş-ı Veli kendisi ve üç yüz dervişi ve yetmiş askerinden Ece Yakup, Hale Dede, Yalvaç Dede, Karamürsel, Kara Hoca, Kara Ören, adlı gaziler Kapıdağı’ndan sallar ve keleklerle besmele çekip Rumeli’ye geçtiler. Baskınlar edip önce İPSALA KALESİ’ni fethedip, vakit geldiğinde, önce Cuma namazını kıldılar. İLK SALA’dan galat olarak buraya daha sonra İPSALA demişlerdir. Rumeli’de ilk Osmanlı eline geçen kale İPSALA’dır. Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Şah tarafından fetih olunmuştur.”

“…Kısaca 7 senede Türk askerleri yetmiş tane sağlam kale alıp savaş hünerlerini dost ve düşmanlarına göstermişlerdir. Sonra Süleyman Şah ava meraklı olduğundan bir turnaya şahin salıp avlamaya atıyla hızla giderken atından yuvarlanıp Allah’ın (C.C) emriyle rahmete kavuşup öldü. Bunu duyan kafirler kızıl yumurtalar boyayıp bayram ettiler. Onlar bayram ederken İslam askerleri mahzundu. Bundan sonra 1.Murat derhal İstanbul ve Edirne yakınlarına varıncaya kadar baskınlar yaptılar ki Rumlar, Edirne’den çıkamaz oldular. İPSALA dışına çıkan gaziler yine bol ganimet alıp İPSALA’ya dönerlerdi….”

“Eksmil Doğusunda mamur köyler içinden geçip İPSALA KALESİi’ne geldik. Hicri 758 (Miladi 1356) senesinde burayı Edirne Kralı elinden Gazi Süleyman Paşa fethedip Cuma Namazını burada kıldığından “İptida Sala”–Önce Namaz-dan kısaltma olarak adı “İPSALA” kalmıştır. Fethinden sonra Rumların eline düştüyse de tekrar 1.Murat zamanında Lala Şahin Paşa tarafından geri alınmıştır…”

“Hala Rumeli eyaletinde 150 akçelik kazadır. Yeniçeri serdarı, sipahi, kükhüda yeri vardır. Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin birleştikleri geniş ve verimli yerde şirin bir şehir olup Farecik şehrinin doğu tarafında ve ovaları bir konak kadar bir mesafededir. İPSALA’dan Farecik’e gitmek isteyen buradan gemilere, sallara binip karşıya yarım saatte ulaşırlar. Deniz gibi bir nehirdir…”

ALACA MUSTAFA PAŞA CAMİİ :

İlçe merkezinde bulunan Alaca Mustafa Paşa Camii’nin kitabesi günümüze ne yazık ki ulaşamamıştır. Bu sebeple yapım yılı ve kim tarafından yapıldığı bilgisine ulaşılamamıştır. Osmanlı’nın Gelibolu’dan sonra Trakya üzerinden Rueli’ye anınlar düzenlediği ilk yıllarda yapıldığı düşünülmektedir. Akıncı beylerinden Alaca Mustafa Paşa adına yapıldığı kabul edilmektedir.

Kare planlı olan caminin üzeri tromplara oturan merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Son cemaat yerinin üç bölümlü ve kubbeli olduğu sanılmaktadır. Ancak sonradan yıkılmış ve çatılı olarak yenilenmiştir. Muntazam blok taşlarla örülen caminin taşları arasına tuğla hatıllar yerleştirilmiş ve böylece dış cepheye hareketli bir görünüm verilmiştir. Giriş kapısı yuvarlak kemerli olup, Keşan ocaklarından çıkarılan taşlardan yapılmıştır. Minaresi çokgen kaide üzerindedir ve aynı zamanda kaideye sağır nişler açılmıştır. Bunun üzerinde oturan gövde kesme taştan yuvarlak ve tek şerefelidir. Ancak kaynaklarda bu minarenin birkaç kez yıkıldığı ve yenilendiği belirtilmiştir.

Ne yazık ki Osmanlı’nın son dönemindeki işgallerde ağır tahribatlara maruz kalan Alaca Mustafa Paşa Camii’nin ahşap işçiliği inceliklidir ve döneminin zenginliği hakkında günümüze ipuçları verecek ölçüde günümüze ulaşabilmiştir.

OSMANLI DÖNEMİ SU KEMERLERİ :

Osmanlı dönemine ait su kemeri, ne yazık ki doğanın yıpratıcılığından günümüze yapı kayıpları ile ulaşabilmiştir. Osmanlı’nın gittiği yerleri abat etmek, imar iskan faaliyetlerinin nişanesi olan bu su kemeri emsalleri içinde arasında bir yere sahiptir.

Yığma taş işçiliği gözlemlenen yapı, bir su kemeri ve sur birlikteliği özelliği gösterir. Akarsuyun taşma zamanları gözetilerek yapılan su kemerinin, kemer aksamları geniş tutulmuş ve kesme yaştan yapılmıştır. Bu genişlikte bir kemerin yükünü sadece kilit taşının yükleniyor olması, kilit taşının ne denli maharetle bağlandığını da ortaya koymaktadır. Bu su kemerlerinden geriye sadece bir örnek ulaşabilmiş ve o da doğanın açık tahribatı karşısında kurtarılmayı beklemektedir.

Sultan I.Murad Camisi : Sultan I.Murad’ın yaptırmaya başladığı cami padişahın Kosova Savaşı’na gitmesinden ötürü tamamlanamamıştır. Sultan I.Murad’ın Kosova’da şehit olması üzerine sonradan kubbeli yapılması düşünülen caminin üzeri çatı ile örtülmüştür. Başlangıçta dört sütunun kubbeyi taşımasına göre düzenlenen caminin üzerini örten çatı bu sütunların üzerine oturtulmuştur. Cami tek minareli olup, tek şerefelidir. Caminin kuzeyine daha sonraki yıllarda çifte bir hamam eklenmişse de bu hamam günümüze gelememiştir. Caminin ve hamamın yerinde uzun yıllar Pazar kurulmuştur.

Sultan II.Murad Camisi : Sultan II.Murad’ın yaptırmış olduğu bu cami kare planlıdır. Üzeri kubbe ile örtülmüştür. 12 pencere ile ibadet mekanı aydınlatılmıştır. Sultan II.Beyazıt döneminde, 1497’de Mimar Savcı Bey tarafından 50 bin akçeye yeni baştan onarılmıştır. Bu dönemde cami içerisine bir de kadınlar mahfili eklenmiştir. Sonraki yıllarda yenilenen minare taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Bu cami günümüze gelememiştir.

Çukur Cami : Edirne, İpsala’da bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Sultan II.Murad döneminde, XV.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Cami 1752 depreminde yıkılmış ve XVIII.yüzyılın sonlarında Dertli Mustafa Bey tarafından yenilenmiş ancak yeniden yıkılmıştır. Sonraki dönemlerde yenilenmiştir.

Hassa Mescidi : Bu mescidin kitabesi günümüze gelemediğinden ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Fatih Sultan Mehmet döneminde Hassa işçilerinin burada namaz kılmaları için yaptırıldığı söylenirse de bunu belirten bir belgeye rastlanmamıştır. Yine kaynaklarda mescidin karşısında Hassa konakları ve bir de Beylik Çeşmesi olduğu yazılıdır.

KÜLTÜR & TURİZM DEĞERLERİ

ÇELTİK ( PİRİNÇ ) FESTİVALİ :

2012 yılında 13. defa kutlanacak olan çeltik festivali, yörede yetiştirilen ve tüm Türkiye’de tanınan tarım ürünü olan İpsala çeltiğini merkezine alarak, İpsala Belediyesi organizasyonu ile hayat bulan bir kent festivalidir.

Ağustos ayının son haftaları içerisinde kutlanan festival 5 güne yayılmakta ve bu sürede çeşitli yaş gruplarına yönelik yarışmalar (kurbağa, bisiklet, hula-hop, basketbol, pirinç yemekleri yarışmaları, lazer, sörf ve optimist branşlarında yelken yarışları, trap ve skeet atışları, çeltik güzeli yarışması ), özellikle festivalin dinamik gücü olan çeltik ve tarım üzerine panel ve söyleşiler, kültür sanat aktiviteleri, sahne gösterileri ve halk konserleri düzenlenmektedir.

Bu süre içerisinde İpsala özellikle civar yerleşimlerden ilçeye gelen binlerce kişi sayesinde, küçük çaplı bir iç turizm aktivitesine de sahne olmaktadır.

BOCUK GECESİ : Yörenin kendine has özellikler taşıyan, mevsimsel döngüye dair bir kutlamadır. Kış mevsiminin en sert günlerinden kabul edilen eski Kasım günlerinin 60’ına rasgelen, hicri takvimin 62. gecesi kutlanmaktadır. İpsala-Keşan-Enez gibi civar yerleşimlerde bugün dahi yaşatılmaya çalışılan bu özel geleneğe sayfalarımızda yer vermiştik. Bu gelenek ile ilgili “Bocuk Gelecek, Hepimizi Yiyecek” isimli yazımıza göz atabilirsiniz.

HIDIRELLEZ & DALLIK ŞENLİKLERİ : Trakya’nın pek çok yerinde rasladığımız, Hızır İlyas inancından beslenen bahar kutlamalarının en önemlileri Hıdırellez ve Dallık Şenlikleri’dir. Hıdrellez Trakya’nın her yerinde olduğu gibi Mayıs ayının 6’sında kutlanır. Dallık şenlikleri ise Hıdırellez’den sonra takip eden zamanlardan Mayıs ayının sonuna değin bir zaman diliminde, her yörenin kendisinin belirlediği tarihlerde ve o yöre ismiyle anılarak yapılır. Bu konuda Trakya Gezi Rehberi sayfalarında daha önce yer verdiğimiz “Trakya’da Hıdırellez” isimli içeriğimize göz atabilirsiniz.

KURT GÜNLERİ & KIRKLAR GÜNÜ : Mevsimsel döngü üzerine kutlanan ve kırsal yaşamdan beslenen kültür değerleri arasındaki özel günlerdir.

Kurt Günleri hicri takvimin 98. günü, sürü sahibi olan kişilerin sürülerine kurt dadanmasın diye ritüellerle günümüze taşınmış bir gelenktir. Ev işleri terk edilir, bu günde hanımlar el işi yapmazlar. Kurtların sürülere saldırmaması için ağızlarının bağlanması dileğiyle koyun kırpma makasları kırmızı iplerle bağlanır.

Kırklar Günü ise hicri 140. güne rasgelen gündür. Bahar uyanmaya başlamış ve tarla tapan işleri artmıştır. Tarlada çalışan insanların yılan sokması, kırkayak, böcek ısırmalarına karşı korunmaları dileğiyle kutlanır. Hıdırellez ateşinden atlama ritüelinde olduğu gibi insanlar ateş üzerinden atlarlar. Ateşin harı ve dumanı ile bu kötülüklerin def edildiği ritüelleştirilmiştir.

ALİÇOPEHLİVAN ( KEL ALİÇO ) YAĞLI GÜREŞLERİ :

Membağı bağlı olduğu il olan Edirne’nin Kırkpınar Yağlı Güreşleri olunca, yörede bu sporun ne denli sevildiğini anlatmaya gerek kalmaz.

Bulgaristan’ın Lofça kasabasında 1844 yılında doğan Kel Aliço lakaplı pehlivan, aynı yüzyılın sonlarında güreşi bırakana değin tam 27 defa üst üste Kırkpınar Başpehlivanı olmuştur. Güreş sporunu çok seven Sultan Abdülaziz tarafından saraya alınmıştır. Sultan ile güreştiği de güçlü rivayetler arasındadır. Sultan Abdülaziz’in vefatından sonra saraydan ayrılan Kel Aliço, 1919 yılında İpsala’nın eski adı Koyunyeriolan köyünde hayata gözlerini yummuştur. Bu nam salmış pehlivandan sebep köyün günümüzdeki adı Aliçopehlivan olmuştur.

Gelenekten günümüze severek yapılan güreşler düğünlerde, panayırlarda düzenlenirken, bazen de muhtarlık eliyle düzensiz aralıklarla şenlikler şeklinde kutlanmıştır. Bu köklü geleneği korumak, geliştirmek ve turizm değerleri arasında yer edindirmek maksadıyla yola çıkan yerel yönetim önderleri geleneksel hale gelişinde rol oynamıştır. İpsala’nın önceki dönemlerden kadın kaymakamlarından Aylin Kırcı DUMAN’ın çabalarıyla festivale dönüştürülmüştür. Edirne Valiliği ile Kültür Bakanlığı destekli her yıl 16 Mayıs tarihinde gerçekleştirilmektedir.

Bu tarihte, Batı Trakya Türkleri Heyeti tarafından, Selanik’ten getirilen ATA Toprağının törenle karşılanması ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda, Ankara ile Samsun’a Barış Koşusu ile ulaştırılması için, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Atletizm Federasyonu üyelerine Ata toprağı teslim edilmektedir.

=====================================================

İpsala Meydanı İllüstrasyonu için Rahman KETENCİLER’e teşekkürlerimizle…

Facebookmail