Kırkpınar’a Giden Yolda Çetin Bir Durak; Büyükmandıra
Rumeli ve Trakya yağlı güreşler için Edirne’nin Kırkpınar çayırına sırtı yere gelmez, namlı pehlivanlar yetiştirmiş bir coğrafyadır. Ata sporumuz güreşin daha çetin hale büründüğü yağlı güreşler, Trakya’da hala ruhu titreten bir coşkuyla, sevgiliyi bekler gibi beklenir.
Trakya çayırlarında baharla birlikte farklı yerleşimlerde düzenlenen şenliklerin pek çoğunun bel kemiği yağlı güreş gösterilerine dayanır. Güreşe gönül vermiş yiğitler ve Kırkpınar’ın isim yapmış pehlivanları Kırkpınar’a giden yolda son provalarını Trakya çayırlarında yaparlar.
Terini bu çayırlara akıtmış Tekirdağlı Hüseyin pehlivanları, Mandıralı Kayıkçıoğlu’nu, Kavasoğlu İbrahim’i ve Şamdancıbaşı İbrahim pehlivanları, Geçkinlili Yusuf’u, Trakya’nın ve Rumeli’nin diğer namlı pehlivanları Adalı Halil’i, Kel Aliço’yu, Koca Yusuf’u, Çömlek Köylü Kara Emin’i ve ismi unutulmuş nicelerini yad ederek manevi huzurlarında güreşe tutuşurlar.
Pehlivanlar Yatağı; “BÜYÜK MANDIRA”
İşte Kırkpınar’a giden bu yolda en çetin çayırların başında Büyükmandıra gelmektedir. Ergene Nehri’nin yorgun kıvrımları kenarında kurulu olan Büyükmandıra, güreşi çok seven Osmanlı Sultanı Abdülaziz’in çok sevdiği huzur pehlivanlarına iskan için tahsis ettiği yerlerden biridir. Hemen yakınlarındaki Kırklareli’nin bir diğer ilçesi Pehlivanköy de adını bu yörede yetişen pehlivanlardan sebep almıştır.
Büyükmandıra’nın kuruluşunun Sultan Abdülaziz’in huzur pehlivanı Kavasoğlu İbrahim ve onun bacanağı olarak saraya giren bir diğer namlı güreşçi Şamdancıbaşı İbrahim’le kesişen hoş bir hikayesi vardır :
Kavasoğlu İbrahim 1833 Yılında o dönem Osmanlı’ya bağlı olan ve Osmanlı Rus Savaşı’nda tarihin gördüğü en şanlı savunmayı göstermiş Pelevne’ye bağlı Lofça kasabasında doğmuş ve 30’lu yaşlarında Sultan Abdülaziz’in hizmetine girerek saraya gelmiştir. Tarihin 1864’ü gösterdiği bu dönemle birlikte Kavasoğlu İbrahim, kısa sürede güreşe çok düşkün olan Sultan Abdülaziz’in en sevdiği huzur güreşçilerinden biri olmayı başaracaktır.
Kavasoğlu lakabıyla anılmasında babasının doğduğu yörenin valisinin kavası ( silahlı muhafız ) olması etkili olmuş, bu nam ile kendine bilinirlik katmıştır. İri yarı, korkutucu cüssesine rağmen nezaketli tutumları, devlet protokolüne hakim oluşu onun Osmanlı Sarayı’ndaki güreşçiliği haricindeki diğer görevlerinde kendini öne koymasında faydalı olmuştur. Padişah’ın çok sevdiği bu namlı güreşçi bacanağı olan adaşı İbrahim’i de saraya aldıracak; sarayda görevi baş şamdancı olması hasabiyle “Şamdancıbaşı” lakabıyla anılacaktır.
1877-78 Yılına gelindiğinde ise Osmanlı-Rus Harbi kopar ve Kavasoğlu İbrahim bacanağı Şamdancıbaşı İbrahim ile birlikte Lofça’da kalan yakınlarını İstanbul’a getirmek için Sultan Abdülaziz’den izin isterler. Rumeli’nin tarım ve hayvancılık kültürüyle yetişmiş olan yakınlarını beraberindeki hayvanları ve onlara koştukları denkleriyle İstanbul’a getirirler. Alemdağ tarafında iskan edilmeleri geçimlerini sağlamakta zorluk çıkartacağı anlaşılınca, Kavasoğlu ve Şamdancıbaşı İbrahim sultanın huzuruna çıkarak durumu arz ederler. Sultan Abdülaziz onlara; “Trakya tarafını dolaşarak iskan olabilecekleri bir yer arayıp yerleşin !” önerisinde bulunur. O dönem bir çiftlik yeri olan Ergene nehri kıyısındaki bu yöreye yerleşirler. Hayvancılıkta başarılı olan bu insanlar süt ve süt ürünleri üretiminde başarılı oldukları için yöreye “Mandıra” adı verilir. Bu namlı pehlivanın mezarı da yaşlılık günlerini geçirdiği Büyükmandıra’dadır.
Köy yerleşiminin oluştuğu bu ilk göçmenlerden sonra 1926, 1935 ve 1951 yıllarında yeni göçmen kafileleri buraya iskan ettirilir ve böylelikle belde günümüzdeki demografik yapısına kavuşmuş olur.
Trakya’da çeşitli dönemlerde başka yerlere yerleşen göçmen kafilelerin de iskan oldukları yerlere yaygın olarak Mandıra ismini vermesi sebebiyle, diğerlerinden ayrışmak için halk arasında Pomak Mandıra diye anılan belde, Cumhuriyet döneminde belediye oluşuyla ( 1955 ) Büyükmandıra ismini alır.
Özellikle orta yaş ve üstü kuşağın Pomak gelenekleriyle yoğrulmuş kültürünün etkilerini bugün dahi gözlemleyebildiğimiz Büyükmandıra günümüzde yöredeki diğer yerleşimler arasındaki modern yüzü ile de ayrı bir yerde durmaktadır.
Tarım ve hayvancılık hala en önemli geçim kaynaklarıdır. Yörede yaygın bir çeltik üretimi yapılmaktadır. Gelenekesel mandıracılık faaliyetleri günümüzde daha modern yöntemlere evrilmişse de Büyük mandıra hala et ve süt ürünleri konusunda özel bir yere sahiptir.
Yöreye en büyük bilinirliğini katan ve lezzet düşkünlerini buraya çeken bir diğer değer ise yöre mutfağından “Sütlü tavuk çevirme”dir. Bu lezzetin peşinden gelenleri ağırlamak için beldede çeşitli mekanlar bulabilmeniz mümkün.
Geleneksel Büyükmandıra Kavasoğlu ve Şamdancıbaşı İbrahim Yağlı Güreşleri ile At Yarışları...
Pomak gelenek ve göreneklerinin zamanın imbeğinden süzülmüş tortuları günümüze gittikçe cılızlaşan bir şekilde ulaşmaya yol arasa da; Büyükmandıralılar’ın yağlı güreşlere ve at yarışlarına olan heyecanları her yıl katanarak artmaktadır. Bu geleneksel kutlamalar bir kent festivalinin olmazsa olmazı haline dönüşen gece konserleri ile de katmerlenince Trakya’dan ve Türkiye’nin bir çok yöresinden güreş severleri Mayıs ayının son haftası Büyük Mandıra’ya çekmektedir.
Bu yönüyle “Büyükmandıra, Geleneksel Kavasoğlu ve Şamdancıbaşı İbrahim Yağlı Güreşleri ve At Yarışları”; Trakya’nın en önemli geleneksel değerlerinden olan Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Pehlivanköy Pavli Panayırı ile Kakava ve Hıdrellez gibi diğer geleneksel kutlamalar ile birlikte çok özel bir yere sahiptir. Şenlikler genellikle Mayıs Ayı’nın son haftasına denk düşen bir tarihte düzenlenmektedir. Günümüzde organizasyonun ana yüklenicisi yerel yönetimler olduğu için, kutlama etkinlikleri bir programla halka duyurulmakta ve civar yerleşimler –ve dahi Türkiye’den pek çok yer- davet edilmektedir.
Çeşitli etkinlikler, tanıtım ve satış stantları, panayırcılar gün içinde halkı bu şenliğe ortak olmaya davet ederken, gece ses sanatçılarının gece konserlerine emanettir. Şenliğin son günü ise geleneksel yağlı güreşlere ve at yarışları müsabakalarına ayrılmıştır. Bu günün çok özel müdavimleri bulunmaktadır. Özellikle her kategoriden yüzlerce güreşçi ile birlikte Kırkpınar’a göz kırpan başpehlivanların güreşleri bu sporun müdavimi olanları Türkiye’nin her yerinden Büyükmandıra’ya çekmektedir.
Büyükmandıra’da bu yıl ( 2015 ) 90. senesini kesintisiz olarak kutlayacak olan “Kavasoğlu ve Şamdancıbaşı İbrahim Yağlı Güreşleri”, Kırkpınar’a giden yolda, nam salmış başpehlivanların kendilerini sınadıkları en önemli duraktır. Pehlivanlar bu güreşlere katılmak için büyük bir heves taşırlar.
Yazı & Foto : Dinçer ALABAŞOĞLU

