Peykler Medresesi

Medreseler Osmanlı döneminin en önemli eğitim kurumlarındandır. Sosyal hayatın, ilim, bilim ve kültür hayatının, devlet kademelerinde vazife görmüş tarihin önemli şahsiyetleri ile Osmanlı tahtına soyunan şehzadeler, eğitim amacına, yapısal özelliklerine göre sınıflandırılabilen bu medreselerde yetişmişlerdir. İstanbul’un fethinden önce Osmanlı’ya neredeyse bir asra yakın süre başkentlik yapmış Edirne’de de, padişahların ilime verdikleri öneme binaen, Anadolu’dan sonra Rumeli’ye kol kanat germiş büyüyen imparatorluğun bu topraklarda sağlam kökler salması adına çok sayıda medrese yapılmıştır. Üç Şerefeli Cami’nin hemen yanı başında, Fatih Sultan Mehmet Han’ın yetiştiği Saatli Medrese’ye omuz veren Peykler Medresesi de bu önemli Edirne medreselerinden biridir. Banisi ise Fatih Sultan Mehmet Han’dır.

Edirne Medreseleri

Orhan Gazi’nin İznik’te açtığı Osmanlı’daki ilk medreseyi, Bursa’nın fethi sonrası Bursa medreseleri, Osmanlı’nın Rumeli’ye ayak basması sonrası başkent yaptığı ve bu görevi neredeyse bir asra yakın sürdürmüş olan Edirne medreseleri izlemiştir. I. Murat ile başlayan bu eğitim kurumlarının inşası onu takip eden kuruluş ve fetret devri padişahlarıyla devam etmiş, Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethiyle payitahtın İstanbul’a taşınmasına rağmen yükselme dönemi padişahları da Edirne’de yeni medreseler açmışlardır. Eğitime verilen bu ehemmiyet Edirne’nin çok kültürlü yapısı, imparatorluğun Rumeli’ye açılan kapısı oluşu, şehrin devletin politik gücünün dışavurumu olan atmosferiyle yarattığı Sedd-i İslam algısıyla da alakalı görülebilir.

Peykler Medresesi

Üç kıtaya yayılmış Osmanlı coğrafyasını baştan aşağı gezmiş olan ve Osmanlı’nın olduğu kadar dünyanın en önemli seyyahlarından görülen Evliya Çelebi o meşhur seyahatnamesinde Edirne’de 12 adet medrese olduğundan bahseder. Edirne’deki tarihi yapılar üerine çalışmalarıyla tanınan Ahmet Badi Efendi ise “Riyaz-ı Belde-i Edirne” isimli eserinde şehirde 46 medrese olduğundan bahseder.

Ne yazık ki bu medreselerden günümüze pek azı kalmıştır. Onlar da daha ziyade şehrin selatin camileri yakınlarında kurulan; Yıldırım bayezid Camii ile birlikte yapılan Yıldırım Medresesi, sonradan camiye dönüştürülen ve II. Murat Han’ın bizzat temellerini attığı rivayet edilen Dar’ül Hadis medresesi, II. Bayezid Külliyesi’ndeki “Medrese-i Ettibba” ( Tıp Medresesi ), Selimiye Külliyesi yapılarından olan Dar’ül Hadis ve Dar’ül Kurra Medreseleri ile Üç Şerefeli Cami yanında sıralı medrese olarak yapılan  Saatli Medrese ( II. Murat ) ile Peykler Medresesi ( Fatih Sultan Mehmet Han ) gibi medreseler kalmıştır. Kaynaklardan hakkında bilgi sahibi olduklarımızın çoğu ise ya zamanın ya da şehir plancılığının hoyratlığına feda edilmiştir.

Peykler Medresesi

Peykler Medresesi, şehrin altın üçgen diye tabir edilen bölgesi içerisinde, Üç Şerefeli Cami’nin hemen yanında yer almaktadır. Caminin kuzeydoğu duvarı boyunca uzanan sıralı medrese olarak tabir edebileceğimiz iki medrese yapısı bulunur. Bunlardan ilki, cami revaklı avlusunun kuzeydoğuya açılan kapısının tam karşısında Saatli Medrese’nin görkemli taç kapısı göze çarpar. II. Murat tarafından yaptırılan bu medresede Fatih Sultan Mehmet Han’ın eğitim gördüğü bilinmekte, hatta İstanbul’un fethine dair çocukluğunda deftere yaptığı çizimler için bu medrese de kalem oynattığı rivayet edilmektedir. Saatli Medrese’ye doğu yönünde ise ( cami bütünlüğünün kuzeydoğu-doğu yönünde ) Peykler Medresesi omuz verir. Peykler Medresesi Fatih Sultan Mehmet Han tarafından yaptırılmıştır. Yani, baba oğul yan yana iki medreseyi Edirne’nin ilim, bilim ve kültür hayatına armağan etmişlerdir.

Peykler Medresesi ( Medrese-i Cedide )

Peykler Medresesi adını Fatih Sultan Mehmet Han’ın yakın çevresinde bulunan sadık askerlerden alır. Peyk kelime anlamıyla “uydu” manasına gelir. Resmi günlerde ve padişah selamlıklarında padişahın yakın çevresinde iki sıra halinde ve göze çarpan kıyafetleriyle vazife gören bu askerler, onun yakın ve sadık korumaları olarak görülebilir. Medresenin adını bu askerlerden mi aldığı yoksa kelime manasından hareketle burada yetişen ilim ve kültür dünyasının önemli şahsiyetlerinin gökteki parlak yıldızlar, parlak bir güneş etrafında dönen ve o ışığı yansıtan uydular gibi görüldüğüyle alakalı olup olmadığı üzerine fikirler ileri sürülse de bunlar cılız tartışmalar olarak kalmıştır. Peykler Medresesi, Saatli Medrese’den sonraki tarihlerde yapıldığı için halk arasında Medrese-i Cedide ( Yeni medrese ) olarak da dillendirilmiştir.

Peykler Medresesi’ne caminin ana beden duvarlarına dönük olan görkemli nişli bir taç kapı ile girilir. Bu taç kapının üzeri yivli yarım kubbeyle örtülüdür. Mukarnas süslemelere sahip bu öğe yapının özgün denilebilecek belki de tek öğesidir. Zira yapı farklı tarihlerde ciddi onarımlar görmüştür. Bunlardan yakın tarihlerdeki en ciddi onarımlar 1968 ve 1992 yıllarında yapılmıştır.

Kuzeybatı güneydoğu yönünde, giriş kapısına göre enine genişleyen Peykler Medresesi, revaklar gerisindeki 19 medrese hücresi ile biri açık eyvanlı diğeri kapalı iki dershane odasından oluşmaktadır.  Ortada genişçe bir medrese avlusu bulunmaktadır. Daha büyük vurgulanan dershane yapıları kubbelidir. Giriş kubbesi on parça dilime bölünmüş ve tepeye on parçalı bir yıldız yerleştirilmiştir. Her hücrede bir ocaklık, ikisi dışarı açılan üç pencere açıklığı bulunur. Hücreleri örten kubbelerin on altısı kubbeli, üç tanesi çapraz tonozludur. Revaklar bahçe etrafında birbirine eşit olmayan aralıklarla dizilmiştir. Mermerden, bileziksiz ve baklavalıdır. Girişe bakan revağı ise Bursa kemerlidir. Osmanlı’nın önemli şahsiyetlerinden İbn-i Kemal bu medrese de yetişmiş ve daha sonra burada müderris olarak da ders vermiştir.

Yapı yakın zamana kadar Yeni Saray Kazıları için çalışan heyetin bilimsel çalışmalarına ev sahipliği yapmıştır. Restorasyonunda sona yaklaşılan Saatli Medrese ile birlikte şehrin kültür hayatına katkı verecek şekilde değerlendirilmesi beklenmektedir.

Facebookpinterestmail