Hamdi HELVACIOĞLU

Kırklareli’ nin en bildik mevkii olan ve halk arasında İstasyon Caddesi olarak adlandırılan cadde üzerinde, tren garı binasına doğru ilerlerken sol tarafınızda, serin gölgeli ağaçlar arasında bir okul karşılar sizi. Kırklareli’nin aydınlık yüzlerini yetiştiren, yarım asırı aşmış tarihi boyunca çocuk cıvıltılarının yankıları duvarlarından, bahçesinden eksik olmayan ve Kırklareli için yarattığı değerle önemli bir okuldur burası. Hamdi Helvacıoğlu İlköğretim Okulu…

Kırklareli, okur yazarlık oranı ve eğitimde geldiği nokta göz önüne alındığında, Türkiye’de en baş sıralarda yer alır. Kırklareli’ nde eskiden beri okumamış olmak büyük bir eksiklik sayılır ve eğitim-öğretimde aileden itibaren kız ve erkek evlatlar arasında asla ayrım gözetilmez.

Hal böyle olunca, Kırklareli için aziz hatırası olan bir kişilik üzerinden konuyu biraz daha açalım.

Bir ilki başlattı, peşinden gitmek farz oldu…

O, eğitimde açtığı kapıyla bir ilki başlattı. Ve, peşinden gelenler için de onun yaptığını yapmak artık farz oldu…

Şimdi onun hayatından bir parça bahsederek, konuyu oraya bağlayalım.

HamdiHelvacıoğlu
Hamdi Helvacıoğlu @ Efsaneden Gerçeğe Kırklareli / Nazif KARAÇAM

Hamdi HELVACIOĞLU, 24 Eylül 1905 yılında Bulgaristan’ın Hezergrad kasabasında hayata gözlerini açar. Üç erkek kardeşi vardır ve o en küçüğüdür. Çocukluğunun ve gençliğe geçişinin ilk yıllarını baba ocağı olan bir zamanlar bizim olan, şimdinin Bulgaristan’ı sınırları içinde kalan kasabasında yaşar.

HELVACIOĞLU, ilk okulu ve Rüştiye okulunu doğduğu kasabada bitirir. Ardından 4 yıl süreyle bir Bulgar okulunda eğitim hayatına devam eder.

Balkan Savaşlarını, ardından I. Dünya Savaşı’nın orada kalan Türkler için yarattığı ezim ezim ruh ikliminde, yine Bulgaristan’dayken kalbinin en derinlerinde yaşayacaktır.

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından, Balkan ülkeleriyle mübadeleler hız kazanır. Ailesiyle birlikte önce Ege’nin gözbebeği İzmir e yerleşirler. Artık anavatandadırlar. Buna karşılık İzmir’de uzun kalmaz aile. Ailenin bütün fertleri gibi, göçmen çocuğu Hamdi HELVACIOĞLU için de İstanbul hep özlemle bahsi geçen bir yer olagelmiştir eskiden beri. Aile böylelikle İzmir’den İstanbul’a gelir.

Genç cumhuriyet filizlenmektedir ve ülkenin girişimci ruha sahip kişilerin omuzlarında yükseleceğine olan duygu toplumda yer edinmiştir. Bu derin duygular onuncu yıl marşında, bugüne değin toplumu heyecanlara sevk edecek duyguları herkes adına dile getirecektir.

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;

On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan.

Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;

Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan

     Türk’ üz Cumhuriyet’ in göğsümüz tunç siperi,

     Türk’ e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

( Söz : Behçet Kemal ÇAĞLAR, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL / Beste : Cemal Reşit REY )

Ve, cumhuriyetin 10 yılını taçlandıran bu marşın dillere ve kaplere yer ettiğinin hemen ertesi yılı; tarih 1934’ü gösterirken, Hamdi HELVACIOĞLU Kırklareli’yle tanışacaktır.

HELVACIOĞLU, ağabeyi Sabri HELVACIOĞLU ile birlikte ticaret yapmak üzere Kırklareli’ye gelirler. Artık bu şehirde kazanıp, hayatlarını burada idame ettirmeye başlarlar.

Kırklareli’ nin HELVACIOĞLU için ne kadar önemli olduğuna ise tarih ileriki yıllarda şahit olacaktır.

II. Dünya Savaşı sebebiyle Trakya boşaltılmaktadır. Alman orduları doğduğu yer olan Bulgaristan’a kadar gelmiştir. Yine bir savaş, yine bir göç kapıdadır. İçinde bulundukları durum sebebiyle Trakya’da alınan önlemler HELVACIOĞLU kardeşleri, çok sevdikleri Kırklareli’ den İstanbul’a dönmeye iter. Bundan sonraki hayatlarını İstanbul’ da geçireceklerdir.

HamdiHelvacıoğluEğitimcilerle
Hamdi Helvacıoğlu Eğitimcilerle @ Efsaneden Gerçeğe Kırklareli / Nazif KARAÇAM

Peki, Kırklareli bu öykünün neresinde kalmıştır öyleyse ?

Tarih 23 Nisan 1957’yi gösterdiğinde, gar binasına uzanan o gölgeli ağaçların olduğu cadde üzerinde yeni açılacak bir okulun kurdelesi kesilmektedir. Gözlüklerinin ardından mahçup bakışlarla, okulun caddeden yükselen birkaç basamağı üzerinden etrafındakilere gülümseyen kişi Hamdi HELVACIOĞLU’ dur.

O, seneler önce İstanbul’ a dönmek üzere ayrıldığı Kırklareli ile olan gönül bağını hiç koparmamıştır. Birçok sohbetinde yakınında bulunanlara, burada kazandıklarını yine buraya yatırmanın aslında şaşılacak birşey olmaması gerektiğini söyleyecektir.

“Kendi okulunu kendin yap” kampanyalarının ilk uygulayıcısı, kendi adına bir yerde okul açarak eğitime destek veren halktan ilk kişi Hamdi HELVACIOĞLU’dur. Ardından gelecekler içinse, bunu devam ettirmek artık bir farz olacaktır.

Bu değerli kazanımın ilk Kırklareli’de olması da bir o kadar anlamlıdır. Okulun ilk müdürü, kendisi de bir eğitimci olan Osman OYMAN’dır.

İlerleyen yıllarda da HELVACIOĞLU okulla olan ilişiğini kesmez. Okulun zaman içinde değişen ihtiyaçlarını karşılamaya devam eder. Başarılı olan öğrencileri ödüllendirmek ise, onları ne denli önemsediğinin başka bir göstergesidir. Bu amaçla bir fon oluşturmak için girişimleri olacaktır. 23 Nisanlar öğrencilerin başarılarını taçlandırmak için seçtiği tarihtir. Okulun kuruluş tarihinin de bir 23 Nisan günü olduğu düşünülürse bu çok da manidardır.

Şehir büyüyüp, derslikler yetersiz gelmeye başlayınca en son olarak 1986 yılında okula dört derslik daha ilave edilmesini yine o üstlenir. Bu tarihten birkaç sene sonrasında İstanbul’ da hayata gözlerini yuman HELVACIOĞLU’nun aziz hatırası, Kırklarelililer’in ve aydınlık yüzleriyle okulun duvarlarında coşku dolu sesleri yükselen her çocuğun kalbinde büyük yer taşımaktadır.


Yarattığı görsel etkiyle yazıya büyük güç katan “Cumhuriyet Fazilettir” fotoğrafıyla Tamer ARDA‘ ya sonsuz teşekkürlerimizle…

Kaynak & Arşiv fotoğrafları : Efsaneden Gerçeğe Kırklareli / Nazif KARAÇAM

Facebookpinterestmail