Meriç Köprüsü
Hiç şüphe yok ki, Edirne’ne ufuklarını seyretmenin en vazgeçilmez mekanı Meriç Köprüsü’dür. Köprü Lozan’da en büyük kazanımımız olan Karaağaç Mahallesi’ni Edirne’ye bağlıyor oluşuyla da ayrı bir kıymet kazanmaktadır.
Halk arasında “Yeni Köprü” adıyla da bilinen Meriç Köprüsü’nün yapımı Sultan II. Mahmut ve II. Abdülmecit dönemlerini kapsar. Daha önce burada bulunan ahşap köprünün sellerle zarar görmesi üzerine duyulan ihtiyaçtan sebep kagir hale getirilmesi emredilen köprünün temelleri II. Mahmut döneminde, 1837 yılında atılır. Meriç Nehri’nin debisinin yüksekliği, temellerin oturmasının beklenmesi gibi sebeplerden yapımına başlanması 1842 yılını bulacaktır. Köprünün II. Abdülmecit döneminde tamamlanması ise 1847 senesine tarihlenir.
Kesme taştan yapılmış köprü ile ilgili büyüklüklerden bahsedecek olursak; Meriç köprüsü 263 metre uzunluğunda, 7 metre genişliğinde, 13 ayak üzerine oturan 12 sivri kemerli açıklığa sahiptir. Üçgen prizma şeklinde selyaranlara, köprü ayaklarındaki tahliye gözleri eşlik eder.
Boşaltma kemerinde bulunan bezemeler inceliklidir. 12 Hayvanlı takvim, 8 köşeli yıldız bezemelerine, Selçuklu mimarisinde izlerine rastladığımız karşılıklı bakan iki ejder figürü bulunur.
Meriç Köprüsü’nün en özel bölümü şüphesiz köprünün taş malzemesinden farklı olarak mermerden yapılan Seyir köşküdür. Aynalı tonozlu üst örtüye sahip, dört adet dikdörtgen ayak üzerine oturur. İç kısmında oturmak için mermer seki bulunmaktadır.
Seyir Köşkü’nün bezemeleri sanat tarihçilerinin incelikle okuyacağı atıflar barındırır. Osmanlı’nın içinde bulunduğu yılgınlıktan silkelenmenin vurgulandığı, devletin gücünün yansıtıldığı; kılıçlar, çatılmış silahlar, zırh, miğfer, trampet ve benzeri figürler bulunur. Askerlikle ilgili bu figürler neo-klasik dönemde ampir üslubun güçlü öğeleridir ve Fransız etkisi baskındır. Seyir köşkünün yüzeylerindeki figürler birbirine üslup olarak benzemekle beraber, büyüklükler ve vurgulanışındaki etki sebebiyle farklılıklar arzeder.
Yunan İşgali döneminde köprü kitabesi maalesef ki yok edilmiş; köprünün yeniden düzenlenen kitabesi talik yazıyla düzenlenerek mermer üzerine işlenmiş, 1966 yılında buraya yerleştirilmiştir.
Köprünün Karaağaç yakasındaki ayakları başında bizleri Hacı Adil Bey Çeşmesi ile şimdilerde kafeterya olarak hizmet veren eski gümrük muhafaza binası karşılar. Edirne yönüne doğru ise Tunca Köprüsü’ne doğru uzanarak şehir merkezine bağlantıyı sağlamaktadır.